25.09.2010 RAMAZNDA KAZANDIKLARIMIZI KORUYALIM
25.09.09
RAMAZANDA KAZANDIKLARIMIZI KORUYALIM
Muhterem Müslümanlar,
Rahmet ve mağfiret ayı Ramazanı idrak etmenin sevinci ve onu geride bırakmanın hüznü içerisindeyiz. Ramazandan önce belki yeterli seviyede olmayan ama Ramazanla birlikte ruhumuza yerleşen manevi, ahlaki kazanımlar biz müminler için olgun-kamil insan olma yolunda önemli adımlar atmamıza vesile oldu. Şüphesiz ki bu ay Rabbbimizden bizlere onun rızasını kazanmamız için önümüze serdiği bir sofra idi. Allah’a sonsuz hamd olsun ki bizlere bu kutlu ayı idrak edebilme fırsatı verdi.
Muhterem Müminler,
Ramazandan önceye göre hayatımızda ve kişiliğimizde önemli değişiklikler yaşadık. Örneğin oruç bizlere irade eğitimi verdi. Sabır duygusunu ruhumuza işledi. Kur’an’ın inmesiyle şereflenen bu ayda Kur’an’ı daha iyi anlamaya, kavramaya ve hayatımıza uygulamaya çalıştık. Ramazandan önce var olan fakat belki de bilinç düzeyinde olmayan Allah yolunda infak kavramını anladık. Edindiğimiz bu güzel huyla bize mutluluğu getirecek en güzel şeyin paylaşmak olduğunu kavradık. Yaşadığımız toplumun içinde ihtiyaçtan kıvranan kardeşlerimiz olduğunu oruç tutarken hissettiğimiz açlık, çektiğimiz susuzluk öğretti. Ayrıca bu ayın atmosferinde bir takım kötü alışkanlıkları bırakmakla maddi ve manevi açıdan huzura kavuştuk. Aslında içimizi kemiren günahlardan sıyrılmakla yaratılıştan getirdiğimiz saflığımızın önemini ve güzelliğini anladık. Kısaca bizlere sonsuz nimetler veren Allah’a ibadet etmenin zevkini tattık.
Kıymetli Kardeşlerim,
Ticaretle uğraşan bir kişi sermayesini korumak ve sürekli kazanmak ister. Bunun gibi bir Müslüman da Ramazanda kişiliğine yerleştirdiği güzellikleri, amel defterine işlenen sevapları korumak ve geliştirmek durumundadır. Elde ettiğimiz bu kazanımları göz ardı ederek tekrar günahlar dünyasına dönmek, ticaretinde zarar eden tüccarın durumuna benzer. Rahmet sağanağının yüreğimizi doldurduğu bu ayda açtığımız yeni sayfanın kirlenmemesi, hepimiz için bir gaye olmalıdır. Bu bağlamda Yüce Yaratıcımıza olan kulluğumuz; yerine getirdiğimiz ibadetlerimiz, yaptığımız iyiliklerimiz, toplum yararına yaptığımız faaliyetler usulune göre ve süreklilik arz edecek şekilde canlı kalmalıdır. Bu konuda Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurulmaktadır: “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine kulluk et” (1)
Saygı Değer Müminler,
Bütün varlığı yaratan Yüce Allah insanı en mükemmel varlık olarak tanımlamış(2) ve kendisine gücünün yettiği ölçüde (3) sorumluluk yüklemiştir. İnsanın bu sorumluluğu da kadın olsun erkek olsun kendisini yaratana karşı kulluk görevlerini yerine getirmesidir. Kulluk görevimiz bazı zaman dilimlerini kapsamaz. Maddî ve manevî ihtiyaçları sürekli olan biz insanların manevi ihtiyaçları da süreklidir. Bedenimizin ihtiyaçlarını her gün karşılamak için hassas davrandığımız kadar manevi ihtiyacımız olan ibadetlerimize karşı da her gün aynı özenle hareket etmeliyiz. Bu nedenle başta beş vakit namaz olmak üzere bütün ibadetlerimizi yerine getirmeye devam etmeliyiz. Ramazan ayında kazandığımız bir takım iyi huylar ve güzel amelleri hayatımız boyunca devam ettirmeliyiz. Eğer böyle yaparsak Ramazanda yaptığımız ibadetler daha da anlam kazanır. Öyleyse, fert ve toplum olarak bu mübarek ayda elde ettiğimiz tüm güzellikleri hayatımızın her anını kuşatacak şekilde devam ettirmeliyiz. Ramazan ayında tevbe ile arındırıp ibadetlerle güzelleştirdiğimiz gönüllerimizi Ramazandan sonrada günahlarla kirletmeyelim. Her zaman her yerde Allahın rızasını gözeterek hareket edelim.
Hutbemi bir hadisi şerifle bitirmek istiyorum Sevgili Peygamberimiz de, “Allah’ın en çok sevdiği ibadet az da olsa devamlı olanıdır”4.
Hutbemi bir hadisi şerifle bitirmek istiyorum Sevgili Peygamberimiz de, “Allah’ın en çok sevdiği ibadet az da olsa devamlı olanıdır”4.
1- Hicr, 15/99.
2- Tin, 95/4.
3- Bakara, 2/286.
4- Buhârî, Îmân 32, Müslim, Müsâfirîn 221