***
































ALLAH (C.C) KİME HAYRI MURÂD ETTİYSE, ONU DİNDE FAKÎH (ÂLİM) KILAR.

KUR'ÂN VE SÜNNET, İBADET EDEN MÜ'MİN KULLARIN SEVGİSİNDEN SÖZ EDER

Kur'an ve Sünnet İbadet Eden Mümin Kulların Sevgisinden Söz Eder

 

Kur'an ve Sünnet ibadet eden mümin kulların sevgisinden söz eder.

Yüce Allah şöyle buyurur:

"...İman edenlerin ise Allah'ı sevmesi çok daha köklü ve devamlıdır..." (2 Bakara/165)

"Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler..." (5 Maide/54)

"... size Allah ve Rasûlünden ve Allah yolundaki cihaddan daha sevgili ve sevimli ise..." (9 Tevbe/24)

Buhârî ve Müslim de, Rasûlullah'ın şöyle dediğini rivayet eder:

"Üç şey kimde varsa imanın zevkini alır;

- Allah'ı ve Rasûlünü başka herkesten daha çok sevmek,

- Sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmek,

- Ateşte atılmaktan nefret ettiği gibi Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar ona dönmekten nefret etmek". (Buhârî (1/60), Müslim (1/66), Tirmizî (4/127) İbn Mâce (2/1338)

Allah'ı sevmekten dolayı Rasûlünü sevmek de vacip olmuştur. Yüce Allah'ın:

"... size Allah ve Rasûlünden ve Allah yolundaki cihaddan daha sevgili ve sevimli ise..." (9 Tevbe/24)  buyruğu bunu belirtir.

Yine Buhârî ve Müslim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den şöyle rivayet eder:

"Allah'a yemin ederim ki biriniz beni oğlu, babası ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olmaz". (Buhârî (1/58), Müslim (1/67)

Buhârî, Ömer radıyallahu anh'ın şöyle dediğini rivayet eder:

"Ey Allah'ın Rasûlü, Allah'a yemin ederim ki kendimden başka seni herkesten daha çok seviyorum. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

"Hayır, ey Ömer, canından daha çok sevmedikçe, olmaz" dedi.

Ömer: Allah'a yemin ederim ki canımdan da daha çok severim, dedi.

Rasûlullah: "ey Ömer şimdi oldu, dedi". (Buhârî (11/523), Ahmed (4/233)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabını ve yakınlarını sevmek de böyledir.

Sahih hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivayet edilir:

"Ensar'ı sevmek, imanın alametidir, Ensar'a buğzetmek de münafıklığın alametidir." (Buhârî (1/62), Müslim (1/85), Ahmed (2/501)

"Allah'a ve âhiret gününe iman eden bir insan Ensara buğzetmez". (Müslim (1/86), Ahmed (1/309), Tirmizî (5/383): hadis hasen - sahihtir, der.)

Ali de şöyle dedi:

"Rasûlullah'ın bana buyruğudur; Beni ancak mümin olan kişi sever ve ancak münafık olan kişi bana buğzeder". (Müslim (1 /86), İbn Mâce (1 /42), Tirmizî (5/299): Hadis hasen - ğarîbdir, der.)

Sünen kitaplarında Abbas için şöyle dediği rivayet edilir:

"Allah'a yemin ederim ki sizleri ve akrabalarım - Haşimoğullarını - sevmedikçe cennete giremezler". (İbn Mâce (1/50): seneddeki ricali sikadır. Ancak Muhammed b. Ka'b'ın Abbas'tan rivayetinin mürsel olduğu söylenmiştir, der. Ahmed (1/208)

İbni Abbas'tan da merfu olarak şöyle rivayet edilir:

"Size nimetler verdiği için Allah'ı seviniz, Allah'ı sevdiğiniz için beni de seviniz ve beni sevdiğiniz için ehli beytimi seviniz". (Tirmizî (5/329): hadis hasen - ğarîbdir, biz onu ancak bu sened bilebiliyoruz, der. Hakim (3/150): Hadis sahihtir, ancak Buhârî ve Müslim tahric etmemiştir, der. Zehebî de ona muvafakat eder.)

Allah'ın kulu sevmesi konusunda da Yüce Allah şöyle buyurur:

"Muhsin olarak yüzünü Allah’a teslim eden ve hanif olan İbrahim’in milletine tabi olandan din bakımından daha iyi kim vardır. Allah İbrahim’i kendisine dost edinmiştir." (4 Nisa/126)

"Ey iman edenler! Sizden kim dininden irtidat ederse Allah, kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı izzetli, Allah yolunda cihad eden ve kınayanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir. İşte bu, Allah’ın fazlıdır. Onu dilediğine verir. Allah Vasi’dir, Alim’dir." (5 Maide/54)

"Allah yolunda infak edin (harcayın) ve kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın! İhsanda bulunun! Muhakkak ki Allah muhsin olanları sever." (2 Bakara:/195)

"...Hep adil davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları (adaletli olanları) sever" (49 Hucurat/9)

"... Onlarla olan anlaşma hükümlerine, süresinin sonuna kadar tamamen bağlı kalın. Şüphesiz ki Allah (haksızlıktan) sakınanları (muttakileri) sever" (9 Tevbe/4)

"... Onlar size doğru / dürüst davrandıkça siz de (mevcut anlaşma hükümlerine uyarak) kendilerine karşı doğru / dürüst davranın. Şüphesiz ki Allah (sözleşme ve anlaşmalara bağlı kalıp hıyanet ve döneklikte bulunmaktan) sakınanları (muttakileri) sever" (9 Tevbe/7)

"Allah kendi yolunda birbirlerine kurşunla kenetlenmiş bir yapı / bina gibi saf halinde savaşanları elbette sever" (61 Saff/4)

"Hayır! (Öyle değildir) Her kim ahdine vefa gösterir (verdiği sözü tutar) ve (Allah'tan) sakınırsa şüphesiz ki Allah muttakileri sever." (3 Al-i İmran/76)

Allah'ın sevdiği açık ve gizli ameller ise, çok olup bilinmektedir. Allah'ın, salih amel işleyen mümin muttaki dostlarını sevdiği de açıktır.

Bu sevgi, Kur'an ve sünnetin anlatımı ile gerçektir.

Ümmetin selefi, imamları, sünnet ve hadis ehli, sözleri tutulan imamlar ve doğru yolda olan bütün şeyhler; Allah'ın zat olarak hakikaten sevildiğini kabul ederler ve bunun en büyük sevgi olduğunu söylerler.

Bu sevgi:

"...İman edenler / Müminler ise en çok Allah'ı severler...." (2 Bakara/165)

"Müminler, Allah'ı daha çok severler" buyruğunda geçtiği gibidir. Allah da mümin kullarını hakikaten sever.

Cehmiyye, iki tarafın da sevmesini inkar eder. Çünkü sevmenin ancak seven ile sevilen arasındaki bir münasebetle olabileceğini ve yaratan ile yaratılan arasında sevmeyi gerektirecek bir münasebetin bulunmadığını söylerler.

İslam tarihinde bunu ilk kez Cad b. Dirhem hicri ikinci yüzyılın başlarında ortaya attı. Vasıt kentinde oturan Irak valisi Halid b. Abdullah el-Kasrî Kurban Bayramı sabahında onu kurban ederek boğazlamıştır. (Hakkında bilgi için bakınız: Mizanu'l-İ'tidal (1 /633) Lisanu'l-Mizan (2/391), el-Bidaye ve'n-Nihaye (10/17) Tehzibu't-Tehzib (3/102)

Bayram sabahında halka yaptığı konuşmasında:

"Ey insanlar, kurban kesiniz, ben Cad b. Dirhem'i kurban kesiyorum, Allah'ın, İbrahim'i dost edinmediği ve Musa ile konuşmadığını iddia ediyor" dedi ve indikten sonra boğazladı. (Bu olayı İmam Buhârî "Halku Ef adi'l - İbad" isimli kitabında nakletmiştir.)

Cad b. Dirhem'in bu düşüncesini Cehm b. Safvan aldı. Bu görüşü yaydı ve tartıştı. Cehmiyye'nin görüşü ona nisbet edilir. Horasan valisi Silm b. Ahvez de Cehm b. Safvan'ı öldürdü. Bu görüş daha sonra Amr b. Ubeyd'in tabileri olan Mutezile'ye geçti. Memun zamanında bunların görüşleri yaygınlaştı. İmamların ona muvafakat etmeleri istendi ve kabul etmeyenlere baskı ve işkenceler uygulandı.

Onlar bu düşünceyi müşriklerden, Sabiilerden, Bırahmanist ve felsefecilerden ve Allah'ın subutî bir sıfatının olmadığını iddia eden bid'atçı kitap ehlinden almışlardır.

Bütün bunlar İbrahim'in düşmanıdırlar. Gezegenlere taparlar, yıldızlar ve akıllar için tapınaklar, heykeller yaparlar.

İbrahim'in gerçekten Allah'ın halili / dostu olmasını ve Musa ile Allah'ın gerçekte konuşmuş olmasını inkar ederler.

 
Bugün 51 ziyaretçi (63 klik) kişi burdaydı!










 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol