KUL HAKLARI 10.12.2010
10.12.10
Kul Hakkı
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ َ وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
İnsanın üzerinde iki türlü temel hak vardır. Bunlardan birincisi Allah’ın hakkı, diğeri ise kul hakkıdır. Allah’ın haklarını, onun emir ve yasaklarına saygı göstermek ve yapılması emredilen şeyleri yapmak şeklinde sıralayabliriz.
Kul Hakları denince de hayatın her alanını kapsayan, birbirimize karşı sorumlu olduğumuz haklar anlaşılmaktadır. Bu haklar daha çok insanların canları, bedenleri, namusları, manevi şahsiyetleri, makam ve mevkileri, dini inanç ve yaşayışları ile ilgili haklardır.
Değerli Müslümanlar!
Kur’an’ın birçok ayetinde ya adaletten ya hak kavramından ya da bunları koruyacak ölçülerden bahsedilir. Kullar arasındaki adalet esaslarından bahseden bir çok ayetten sonra, “İşte bu Allah’ın ölçüsüdür, onu çiğnemeyin” [1] anlamında ikazlar gelmektedir. Demek ki kul hakkını çiğnemek Allah’ın hududunu çiğnemektir. Bu bağlamda yaptığımız her ibadet bizi kul hakkından korkma ve o konuda dikkatli olmaya sevk etmelidir. Unutmamalıyız ki bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu sahibine geri vermek milyonlarca parayı sadaka olarak dağıtmaktan kat kat daha sevaptır.
Muhterem Cemaat!
Toplumun kaynaşması, kötülüklerden uzak, kardeşçe yaşayışın sağlanması için kul haklarına saygılı olmak çok önemlidir. Mala ve cana zarar vermek, [2] alış verişte aldatmak, [3] ihanet etmek, [4] utandırmak, küçümsemek, [5] iftira etmek, [6] arkasından konuşmak, laf taşımak, [7] dargın durmak, [8] anarşi çıkarmak… [9] gibi haksızlıklar dinimizin insanlardan özellikle sakınmasını istediği kul haklarıdır. Bu haklara girenlerin mutlaka tövbe etmeleri gerekir.
Değerli kardeşlerim!
İnsanlara karşı işlediğimiz hata ve günahlarda tövbeyi iki şekilde yaparız. Aldığımız maddi bir hak var ise sahibine iade ederiz. Sahibini ya da varislerini bulamıyorsak, onun adına sadaka olarak veririz. Darp gibi telafisi mümkün olmayan bir hak ise, özür dileyip helallik alırız.
Gönül kırmak, üzmek, gıybet etmek, su-i zanda (kötü düşüncede) bulunmak, yalan söylemek, iftira etmek gibi bir kul hakkını ihlal edersek, hak sahibinden özür dileyip, helallik almak suretiyle tövbe ederiz. Hak sahibi ölmüş ise arkasından hayır dua eder, onun için hayır hasenat işleriz.
Aziz Mü’minler!
Sonuç olarak: kul hakkıyla ilgili bir günahın telafisinde, Allah’a tövbenin yanında bu haktan kurtulmak ve hak sahibi ile helalleşmek şarttır. Allah Resulü’nün (s.a.v) konuyla ilgili şu hadisi manidardır:
“Kimde başkasının malı ve namusu ile ilgili hakkı varsa, paranın ve malın geçerli olmadığı kıyamet gününden önce o kişiden helallik alsın. Aksi takdirde, o kişinin iyiliklerinden alınarak, yaptığı haksızlıklara karşılık olarak hak sahibine verilir. O kişinin iyiliği yoksa hak sahibinin günahlarından alınarak haksızlık edene yüklenir.” [10]
Hutbemi Kur’an’ın şu temel ilkesiyle sonlandırmak istiyorum, “Artık kim zerre kadar iyilik yaparsa onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre kadar kötülük yaparsa onun karşılığını görecektir.” [11] Rabbim kul haklarına riayet ederek, iyiliklerimizi çoğaltmayı nasip eylesin.