CARİYELİK
CARİYELİKKonunun daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle İslam'da kölelik konusuna okunmalıdır.Erkek köle gibi kadın köle- Cariyeler- içinde o yazıdaki hükümler aynen geçerlidir!
Cariye; Savaşta esir edilen,savaşa bizzat katılan kadın asker, düşman safları içinde yer alan kadınlardır.Ve sonuçta artık cariyelik konusu tarihi ilgilendiren bir konu haline gelmiştir ve tarihî bir hadise olan cariyelik müessesesi günümüzde hiçbir şekilde tatbik edilmemektedir.
İSLAM'DA CARİYE VAR MI?
Önce altını kalın çizgilerle çizelim: Kur’an’da “cariye” kavramı geçmez.Sadece "Meleket aymanukum" kavramı geçer:
MELEKET EYMANUKUM: Harfi harfine “Sağ ellerinizin sahip olduğu” demektir. Bu deyimle iki mananın kastedildiği anlaşılıyor;
1- Veli, şahitler vb. meşru şartları yerine getirerek nikah sahibi olmak
2- Savaş sonucu esir kadınlara sahip olmak.
Yani ister hür ister esir böyle “meşru nikah sahibi olmadan” hiç kimseyle evlilik ilişkisine girilemeyeceği anlatılmak isteniyor. Çünkü “Sağ elin sahip olduğu” deyiminden maksat nikah mülkiyeti veya nikah sahibi olmaktır. Zira bu tabir henüz savaş ve esir kadın ele geçirmenin söz konusu olmadığı Mekke dönemi ayetlerinde de geçmektedir (70/30). Bu kavramın maksadı insanları zinadan menetmek ve yeni bir nikah bulunmaksızın veya eğer kadın memluke (esir, köle) ise nikah sahibi olmaksızın onlarla cinsi temasta bulunmaktan men etmektir. Cenabı-ı Hak bunu “sağ elin sahip olduğu” ile ifade etmiştir. Çünkü “sağ elin sahip olduğu” hem nikah ile evlenilen kadınlar hem de mülk olarak sahip olunan kadınlar hakkında söz konusudur (Razi)
Demek ki savaşta esir alınan kadınlar, mübadele (esir değişimi) veya serbest bırakma söz konusu değilse, siyasi olarak esaret altında olurlar fakat onlarla cinsel ilişkiye girilemez.Bunun için her normal kadınla yapıldığı gibi ayrıca nikah kıyılması gerekir. Buna ise “eş” denilir. İslam vicdanı her ne şekilde olursa olsun “nikahsız” ilişkiye cevaz vermez.
Ayette geçen “Ezvâcuhum ev ma meleket eymânuhum” ifadesi, “Yalnızca eşleri veya cariyeleri ile birlikte olanlardır.” değil; “Yalnızca eşleri yani meşru şekilde sahip oldukları ile birlikte olanlardır” manasına gelmektedir. Kadın erkek bütün eşleri kapsamaktadır. Çünkü 11 ayetlik yukarıdaki pasajda konu erkek ve kadın bütün müminlerin temel özelliklerinin sıralanmasıdır. Aradaki “ev” bağlacı seçenek bildiren “veya” değil; açıklama getiren “yani” anlamında kullanılıyor. Kur’an’ın kendi kendini tefsir ettiğine dikkat ediniz. “Düşünmek veya yani şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O’dur” (Furkan; 25/62) ayetinde geçtiği gibi.Şu ayet ise, esir alınarak köle yapılan ve böylece evlilik dışı nikahsız cinsel ilişki kurulabilen kadın demek olan “cariye” uygulamasına yol olmadığının apaçık delilidir: “Hür mümin kadınlarla (muhsanât) bir yuva kurmaya güç yetirecek durumda olmayanlarınız, savaşta esir alarak sahip olduğunuz (ma meleket eymânukum) iman etmiş kadınları düşünebilir. Allah imanınız ile ilgili her şeyi biliyor. İman edenler artık birbirinin can yoldaşıdırlar. Şu halde onları namusuyla yaşamaları şartıyla, ailelerinden izin alarak ve mehirlerini vererek nikâhlayın.” (Nisa; 4/25)
Dikkate edin, düpedüz ailesinden izinli, mehirli, normal (meşru) evlilikten bahsediliyor. Rızası olmadan, izin alınmadan, mehir verilmeden, nikah kıymadan, sırf savaşta elime esir düştü diye kadıncağızı cariye yapmak bunu neresinde? Her şeyden önce bu Kur’an’ın ruhuna ve vicdanına ters.
Bugün yeniden üretilecek (inşa çağı) fıkhında bunun adı “savaş esirleri hukuku”dur. Buna göre bugün bir savaş olsa ve Müslümanların eline erkek ve kadınlardan oluşan yüzlerce esir düşse şunlar yapılır: Güvenliği sağlanmış korunaklı bir yerde bekletilirler. Ganimet olarak görülemezler. Esir alan askerlere dağıtılamaz, hiçbiri köle ve cariye yapılamaz. Evli olanların evlilikleri devam eder. Esir düştü diye ailesinden veya eşinden zorla koparılamaz, hangi dine göre kıyarsa kıymış olsun nikahı feshedilemez. Her türlü kötü muamele, angarya, işkence, tecavüz, cinsel taciz yasak olur. Misafir muamelesi görürler.
Ya esir mübadelesi karşılığında serbest bırakılırlar.Ya fidye veya tazminat karşılığı salıverilirler.Ya örneğin, lisan belletme, teknoloji öğretme, meslek kazandırma vs. karşılığı üçer beşer serbest bırakılırlar.İçlerinden kendi istekleri ile evlenmek ve Müslüman toplumda yaşamak isteyen olursa, kendi rızasıyla, ailesinin izni alınarak (hatta çağrılarak) ve mehirleri tastamam verilerek bekarlarla telli duvaklı, davullu zurnalı baş göz edilip serbest bırakılırlar.
Hz. Ömer’in hilafeti sırasında Suriye’nin fethi sebebiyle sayıları yüz bini bulan erkekli kadınlı esirler ele geçmişti. Bu kadar insana ne yapılacağı sorun olunca ...Hz. Ali: “Ey Ömer! Bunların hepsi Bizans’ın zulmü altında inleyen sefil ve biçare insanlardır. Artık bunlar bizim halkımızdır.Bunların kolları ve cesetleri kazanıldı, şimdi de yüreklerinin kazanılmasına sıra geldi. Görüşüm şudur: Hepsini kayıtsız şartsız serbest bırak! İslam’ın sevgi, merhamet ve adaleti altında saadetle yaşasınlar. Varsınlar çoluk çocuklarına kavuşsunlar.”
Hz. Peygamber’in iki tane cariyesi ... ilki Reyhane, Medine’deki Yahudi Kurayza kabilesine mensup bir hanımdı. Bu kabile ile yapılan savaş sonunda esir düştü. Hz. Peygamber Reyhane’yi önce serbest bıraktı sonra da evlenme teklif etti. O da kabul edince nikah kıyarak evlendi. (Belazuri,1, 920). Mariye ise babası İranlı, annesi Yunan Mısırlı Hrıstıyan bir hanımdı. H. 7 yılda Hz. Peygamber’in İslam’a davet mektubuna bir yazı ile karşılık veren Mısır Kralı tarafından gönderilmişti. Hz. Peygamber’in Reyhane’ye yaptığını ona da yaptığı anlaşılıyor. Çünkü Kur’an içlerinde Mariye’nin de olduğu Hz. Peygamber’in hanımlarından ayırdetmeksizin “Ey peygamber eşleri” diye bahseder.Başka bir tabir kullanmaz. Mesela şu ayette adı geçen hanım Mariye idi.“Ey peygamber! Eşlerini memnun etmek için Allah’ın serbest bıraktığı şeyi niçin kendine yasaklıyorsun? Allah çok bağışlayıcıdır, sevgi ve merhamet kaynağıdır. Allah yeminlerinizi bir çözüme bağlamayı istemektedir.” (Tahrim; 66/1-2, Razi, Kurtubi, İbn Kesir, Zemahşeri). Tahrim, talak, zıhar vs. ise nikah sorumluluğu altındaki “eşler” için geçerlidir. Buradaki eş ise Hafsa, Aişe ve Zeynep ile aynı statüde olan Mariye idi. İhsan ELİAÇIK - haber10.com -
CARİYELER OLARAK TERCÜME EDİLEN KURAN AYETLERİNİ SIRALAYAN KARDEŞİMİZE CEVAP:
KARDESIM.KURANDA BIR KONUDA HUKUM CIKARIRKEN O KONUDAKI TUM AYETLERI BIR ARAYA GETIRMEK GEREKIR.TEK TEK AYETLERDEN YORUM YAPMAK KURANIN AMACINA TERS SONUCLARA BIZI VARDIRABILIR.BIR ONCEKI CEVABIMIZDA " EVLENEREK " CARIYELERLE VERABER OLUNABILECEGI BELIRTILMISTI.DOLAYISI ILE CARIYELERLE BERABER OLMANIN SARTI BELLIDIR: ONLARLA EVLENMEK! IKINCISI KURANDA CARIYE GECMEZ DEDIK: BAHSETTIGINIZ AYETLER TURKCE CEVIRIDIR .SAG ELININ ALTINDA OLANLAR IFADESI GECER.ONLARDAN KASITTA " EVLENILMEK SARTI ILE BERABER OLUNABILECEK CARIYELERDIR.PAZARDA ALINAN MAL ...GİBİ ALGILANAN CARİYE KAVRAMI İSLAM İLE UYUŞMAZ.AMA GÜNÜMÜZDE NASIL İÇKİ YASAK İKEN HALA İÇENLER VAR İSE AYNI ŞEKİLDE İSLAMA AYKIRI UYGULAMALARI İSLAMIN HANESİNE YAZMAK YANLIŞ OLUR.TIPKI GÜNÜMÜZ MÜSLÜMANCIKLARINA BAKARAK İSLAM'DA İÇKİNİN SERBEST OLDUĞU SONUCUNA NASIL VARAMAZ İSEK..Dİ Mİ...CARIYELERLE EVLENILIRKEN ONLARDA SAYI ARANMAZ...AYETTEKI IFADE BU ANLAMDADIR! Kısaca : EVLI SAVAS ESIRLERI ILE EVLILIGI YASAKLAMISLARDIR.YUKARIDA BELIRTTIK: AYETLERI - VE HADISLERI BIR BUTUN ICINDE DEGERLENDIRIP HUKUM CIKARILMALIDIR!- carıyeler konusunu kolelık baslıgı altında bır konu olarak dusun.o konuda ne gecerli ise aynısı cariyeler icinde gecerlidir. AYRICA GUNUMUZDE - ESKIDE KALMIS BIR HUKUM ICIN- BIZI ELESTIREN ATEIST VEYA MISYONERLERIN TARIHTE- GUNUMUZ DAHIL- YAPTIKLARINA BAKINCA SIZ ONCE ISLAMIN ESKIDEN CARIYELERE VERIDIGI DEGERI 2008 YILINDA UYGULAYINDA OYLE KONUSUN DEMELIYIZ...BIZIM TARIHIMIZDE BIRAKTIKLARIMIZA DAHA ONLAR GÜNÜMÜZDE ULASAMADILAR! CARIYELIK HUKMU KALKTI.SADECE ILAN EDECEK DEVLET YETKILISI - HALIFE- KALMADI... NISA 24. AYETI YAZIYORSUN AMA SONRAKI 25. AYETE BAKMIYORSUN KARDEŞİM...CARIYELER OLARAK TARIF EDILEBILECEK OLAN SAG ELIN ALTINDAKILERLE EVLENME AYETINE YANI )) SELAM VE DUA ILE(Filibeli Ahmet Hilmi; İslam Tarihi, shf. 287) Hz. Ömer bu görüşü büyük bir sevinçle kabul etti. Yüz bin esirin serbest bırakılması için derhal bölge komutanı Ebu Ebeyde b. Cerrah’a emir gönderdi.