Temizleme Yolları
Dinen Temizleme Yolları Nelerdir?
Temizleme Yolları
96- Pis olan eşyayı temizlemek için, cinslerine göre değişik yollar vardır. Temizleme yolunun başlıcası su ile yıkamak ve kaynatmak usulüdür.
Diğerleri, silmek, kazımak, ovalamak ve yakmak suretiyle temizlemedir. Bunları sırasıyla anlatıyoruz:
1) Su İle Yıkayarak Temizleme
Hades (Hükmen necaset) denilen abdestsizlik, cünüblük ile hayız ve nifas halleri, her çeşit temiz mutlak sularla giderilir. Bu sulardan bulunmayınca abdestsizlik gibi, hades halleri teyemmümle giderilir, ileride açıklanacaktır.
Hubus (hakikî necaset) denilen pislikler de temiz olan mutlak ve mukayyed sularla temizlenir.
Örnek: Maddî bir pislik, yağmur, dere ve deniz sularıyla giderilebildiği gibi, çiçek suları ile, meyve ve sebzelerden çıkan sularla ve içinde nohut veya mercimek gibi şeyler ıslatılmış sularla da giderilebilir. Fakat temiz olmayan sularla, yağlı ve yapışkan sıvılarla, akıcılık ve incelik vasfını kaybeden sularla pislikler giderilmez.
Görünür halde olan pislikler, izleri (renk, koku ve maddeleri) giderilinceye kadar su ile yıkamakla temiz olurlar. Bir defa yıkamakla tamamen pislik giderilmiş olursa, sahih olan görüşe göre, bir daha yıkanması gerekmez. Eğer pisliğin rengi, bulaştığı yerden kaybolmayacak halde ise, o eşya, kendisinden bembeyaz su akıncaya kadar yıkanır. Pis boya ile boyanmış elbise ve kaplar gibi…
Görülemeyen bir pisliğin bulaşmış olduğu eşya, bir kap içine konarak üç kez yıkanır ve her defasında sıkılmakla temiz olur. Sıkmak, yıkayıcının kuvvetine göre olur. Son sıkmada, hiç su damlamayacak şekilde sıkmak gerekir. Böylece hem yıkanan şey; hem yıkayıcının eli, hem de kullanılan kap temizlenmiş olur. Başka başka kaplarda pis eşya yıkanmış olursa, birinci kap üç kez, ikinci kap iki kez ve üçüncü kap da bir kez yıkanmakla temizlenmiş olur.
Köpeğin yaladığı bir kap da, üç kez yıkanmakla temizlenir. Bununla beraber pis şeyin koku ve tadı kalmamalıdır. Ancak kokusunun giderilmesi mümkün olmazsa, o zaman koku eserinin bulunması bağışlanır.
Pis olan bir şeyi su ile yıkamak hususunda akar su, durgun su ile kap içinde yıkamak veya kap içinde yıkamamak bakımından bir fark yoktur. Yeter ki su berrak bir duruma gelsin. Bu yıkamada sıcak su veya sabun gibi temizleyici maddelerin kullanılması şart değildir, güçlük olmadığı zaman bunların kullanılması tercih edilir.
Keçe ve benzeri, sıkılmaları mümkün olmayan pis eşyalar kap içinde üç defa yıkanır ve her yıkayışta pis eşyanın suyu süzülür ve damlaları kesilinceye kadar bırakılmış olursa, temizlenmiş sayılır. Fazla kurutulması gerekmez. Böyle bir eşya akarsu içine bırakılırsa veya üzerine sular dökülerek yıkanırsa, onda pislik izi kalmayınca temiz olur. Ayrıca sıkılıp kurutulmasına ve tekrar tekrar suya sokulmasına gerek yoktur.
Pis olan bir kına ile boyanan bir organ üç kez yıkanmakla temiz olur. Kınanın organ üzerinde kalan rengi bir zarar vermez. Bir organa değen kan ve benzeri bir maddeyi üç kez yalayıp tükürmekle izi giderilmiş olursa, hem organ ve hem de yalayanın ağzı temiz olur.
Topraktan yapılarak ateşte pişirilen kaplar pisleşince, her defasında damlaları kesilinceye kadar suyu sıktırılmak şartı ile üç kez yıkanır. Bir görüşe göre, bu gibi kapların yenisi ateş alevine tutulmakla temizlenir.
Tahtadan yahut topraktan yapılmış yeni kaplar pisleşince, üç kez yıkanır ve her defasında kurutulur. Pisliğin rengi ve kokusu tamamen gidince bu eşya temiz olur. Çünkü bu eşyaların o pisliği emmiş olmaları düşünülebilir.
İçine murdar bir şey düşmüş olan zeytinyağı ve benzeri bir yiyecek, bir kap içinde üzerine üç defa su döküldükten sonra çalkalanır ve her defasında suyu süzülerek yiyecek madde alınırsa, temizlenmiş olur.
Temiz olmayan bir su içinde kalarak şişen buğday ve arpa gibi şeyler üç defa temiz suda ıslatılır ve her defasında kurutulup suyu çekildikten sonra temizlenmiş olur.
Görülmeyen bir pislik, bedenin veya çamaşırın hangi tarafına dokunmuş olduğu bilinmez yahut unutulmuş olursa, o bedenin veya çamaşırın bir tarafı yıkanınca, sahih olan görüşe göre, her tarafı temizlenmiş sayılır. Fakat bedenin veya çamaşırın tümünü yıkamak daha uygun düşer.
Üzerinde necaset veya meni bulan kimse, bunun ne zaman bulaştığını bilemezse, necaset için son abdest bozduğu, meni için de, son uyku uyuduğu zamandan itibaren kılmış olduğu namazları tekrar kılar.
Bir çeşmenin su boruları pislenmiş olsa, içinde akacak temiz su ile borularda necasetin izi kalmadığı anlaşıldığı anda temizlenmiş olur.
2) Suda Kaynatma ile Temizleme
İçine pis bir şey karışan ve yüzeyi 65 metre kareden küçük olan süt, pekmez ve bal gibi sıvı şeyler, asıl mikdarlarına düşünceye kadar temiz su ile kaynatılır. Üçüncü ameliye yapılmakla bunlar temizlenmiş olur. Çünkü böyle yapmakla temiz olmayan şeyin aslında bir değişiklik meydana gelir.
Usulüne göre boğazlandıktan sonra, henüz bağırsakları çıkarılmadan, tüylerini yolmak için kaynar suya atılmış olan tavuk ve benzeri hayvan pislenmiş olur; artık temizlenmez. Çünkü pis suyu içine çekmiş olur. Onun için böyle bir hayvan kesildikten sonra, üzerindeki akar kanını, hem de içini çıkardıktan ve yıkadıktan sonra kaynar suya atmalıdır. İşkembe de yıkanıp temizlenmeden önce kaynar suya atılırsa bir daha temiz olmaz. Fakat henüz kaynar hale gelmemiş suya atılıp çıkarılırsa, temiz su ile yıkanarak temizlenmiş olur. Kaynar suyu içine daha çekmeden hemen sudan çıkarılırsa yine yalnız yıkamakla temiz olur.
3) Ateşe Sokmak Yolu İle Temizleme
Pis su verilen bir bıçağın hem içi, hem de dışı pis olur. Bu durumda onun dışı yıkanmakla veya temiz bir bezle silinmekle temizlenir. Artık o bıçakla karpuz ve et gibi yiyecekler kesilip yenebilir. Fakat bu halde bıçağın sadece dışı temiz olduğundan üzerinde onu taşıyanın namazı sahih olmaz; çünkü iç kısmı pistir. İç kısmının temizlenmesi için ateşin içine konur ve üç kez veya bir kez ona temiz su verilir.
Pis çamurdan yapılan testi ve çanak gibi şeyler, ateşte pişip onlarda pislik eseri kalmayınca temizlenmiş olur.
Boğazlanmış bir hayvanın kellesi üzerinde veya herhangi bir maden parçası üzerinde bulunan kanlar, ateşe sokulup kaybolmakla o şeyler temizlenmiş olur.
İçlerine yaş pislik dokunmuş olan fırınlar ve tandırlar, içlerinde yanan ateşle temizlenmiş olurlar. Artık onlarda ekmek pişirilebilir.
4) Silmek Yolu ile Temizleme
Bıçak, cam, abanos, cilalı tahta, düz mermer ve tepsi gibi şeyler, kuru veya yaş pislikle kirlenirlerse, yaş bir bezle veya süngerle veya toprakla veya yaprak benzeri birşeyle silinirler de, pisliğin izi kalmadığına kanaat getirilirse, bunlar temizlenmiş olur. Buna göre kana bulaşmış sonra da temiz bir bezle veya toprakla tamamen silinmiş olan bıçağın veya kılıcın taşınması ile namaz bozulmaz.
5) Kazımak ve Ovalamak Yolu İle Temizleme
Pisliği emmeyecek bir halde olan mest ve ayakkabı benzeri şeylere, hayvan tersi gibi görünür bir necaset dokununca, su ile temizlenebilir. Ayrıca bıçak ve benzeri şeylerle kazımakla ve yere sürüp ovalamakla da temizlenir. Fakat sidik gibi görünmeyen necaseti ancak yıkamakla temizlemek mümkündür. Elbiseye ve bedene dokunan pisliği de kazımak veya toprağa sürmek yeterli değildir, bunu yıkamak gerekir.
İnsanların kurumuş olan menileri ovalamakla temizlenebilir.
Dokunmuş olduğu elbise astarlı olsa da, yine ovalamak yeterlidir. Fakat yaş halde olan meniyi mutlaka su ile yıkamak gerekir. Bununla beraber elbiseye dokunup kurumuş olan bir meni, ovalanmakla temizlendikten sonra, o elbise ile namaz kılınabilirse de, o yer sonra ıslanmış olsa, sahih kabul edilen görüşe göre pislik hali geri döner; onu tekrar kurutup ovalamak veya yıkamak gerekir.
Pislenen bir çukur veya kuyu, artık pisliğin bulaşmadığı inancına varılıncaya kadar çevresinden kazınmakla temiz olur.
6) Kurumak ve Toprak Sermekle Temizleme
Yeryüzü ve yeryüzünde temelli olan herhangi bir şey pislenince kuruyarak temizlenir. Şöyle ki: Pis olan bir yer parçası, güneş, rüzgar ve ateşle kuruyup üzerindeki pisliğin izi kalmazsa, temizlenmiş olur. Böyle bir yer üzerinde namaz kılınabilir, fakat bu toprakla teyemmüm yapılamaz. Çünkü böyle bir toprak temiz ise de temizleyici değildir.
Yerde sabit bulunan ot, ağaç, döşenmiş taş, tuğla ve kiremit benzeri şeyler de bunlara dokunan pisliğin izi kalmamak üzere kurumakla temizlenmiş olur. Fakat yerde sabit olmayıp koparılmış veya çıkarılmış bulunan otlar, ağaçlar, taşlar, tuğlalar, kerpiçler ve benzeri şeyler, kendilerinde pislik eseri kalmadığı inancına varıncaya kadar su ile yıkanmakla temizlenirler; kurumakla temiz sayılmazlar. Ancak cilalı olmayan sert ve katı olan taşlar, yerden ayrılmış olsalar bile, kurumakla temizlenirler; değirmen taşları gibi. Çünkü bunlar pisliği içlerine çektiğinden yeryüzü hükmündedirler.
Pis olan bir yer parçası, pisliğin izi kalmayıncaya kadar üzerine su akıtılmakla veya pisliğin kokusu kalmayacak derecede üzerine temiz toprak sermekle temizlenir.
7) Suyun Akması veya Kaybolması Yolu ile Temizleme
İçine pislik düşmüş olan küçük bir su, bir havuz ve su dolu bir hamam kurnası, bir taraftan veya üstündeki musluktan temiz su gelip akıp gitmekle, pisliğin eseri kalmamışsa temiz olur. Bu bir akar su hükmünde olur. Fakat gelen suyun havuz altından akıp gitmesi yeterli değildir.
Pis olan bir kuyunun suyu çekilip kaybolunca o kuyu temizlenmiş olur. Bundan sonra gelen suyu pis olmaz. Çünkü giden pislik artık geri dönmez.
Hal Değişme (İstihale) Yolu ile Temizleme
Pis olan bir madde temiz olan bir madde haline dönüşürse temiz olur. Örnek: Bir merkeb veya bir domuz, diri veya ölü olarak tuzlaya düşüp de tuz haline gelse temiz sayılır.
Yine bir yığın gübre toprak kesilse, tezek yanıp kül olsa, şarab sirkeye dönse, misk ahusunun kanı miske dönse bunlar temizlenmiş olurlar. Pis bir toprak altüst edilmekle, pis bir zeytinyağı sabun haline getirilmekle temizlenmiş olur.
Bir şıra veya şarab, içine herhangi bir pislik düşüp dağıldıktan sonra sirke yapılmakla temizlenmiş olmaz. Bunların içine fare düşmeside aynıdır.
Yine pis olan bir süt peynir yapılmakla veya pis bir buğday öğütülmekle veya unundan ekmek yapmakla, pis bir susamdan yağ çıkarılmakla temiz olmaz. Çünkü bunlarda hal değişikliği yoktur.
9) Bazı Davranışlar Yolu İle Temizleme
Harmanda döğülen buğday ve arpa gibi yiyeceklerin bilinmeyen bir mikdarı hayvanın kaşanması ile pislendikten sonra, o pis mikdarına eşit veya daha ziyade ondan çıkarılsa, geri kalan temiz sayılır. Çünkü bunun bütününde temizlik asıldır ve muhakkakdır. Temiz olmayan mikdarın hangi kısımda kaldığı da şübhelidir, bilinmemektedir. Asıl olan temizlik, şübhe ile kaybolmaz. Böyle bir buğday ve benzeri şeyler bölüşülmekle veya kısmen yıkanmaklada temizlenmiş olur.
Yarısından azı veya bilinmeyen bir mikdarı pis olan bir pamuk yığını hallaç tarafından tamamen atılınca temizlenmiş olur; fakat çoğunluğu pis ise temizlenmez.
10) Boğazlama ve Tabaklama Yolu ile Temizleme
Domuzdan başka herhangi bir hayvanın derisi, meşru şekilde boğazlanmakla temiz olur. Böyle bir hayvan derisi üzerine namaz kılınabilir. Etine gelince: Eğer eti yenen hayvanlardan ise, eti de temiz olur. Fakat eti yenmeyen hayvanlardan ise, sahih olan görüşe göre, eti temiz olmaz. Böyle bir etten 3 gr. kadar bir kimsenin üzerinde bulunsa, onun namazı sahih olmaz. Boğazlanmasıyla eti temiz sayılsa bile, yenmesi caiz olmaz. Çünkü her temiz olan şeyin yenmesi gerekmez.
Domuzdan başka her hayvanın derisi tabaklanmakla da temiz olur. İki çeşit tabak yapılır: Biri hakikî tabaktır ki, şap, mazı, tuz ve benzeri kimyasal maddelerle yapılır. Bu uygulama ile deriler ve postekiler koku ve rutubetten kurtulur. Diğer çeşit tabak da, hükmen tabakdır ki, deri ve postekilere toprak serpmekle, güneşe, havaya ve rüzgara karşı bırakmakla yapılır. İşte bu iki çeşit tabaklama usulünden biri ile işlem gören bir deri temizlenmiş olur. Böyle bir deri üzerinde namaz kılınır, böyle bir deriden yapılmış olan bir elbiseyi giyenin namazı da sahih olur.
Tabak yapılmakla postekilerde olan pis yaşlık kaybolur. Domuz derisi ise, bütün eczaları ile pis olduğu için tabaklanmakla temizlenmez.
İnsan derisi, hürmet ve kerametinden dolayı tabaklanmaz. Tabaklanmakla temizlense de, asla kullanılamaz.
Yabancı ülkelerde pis maddelerle tabaklandıkları bilinen deriler, üç defa yıkandıktan sonra ancak onlarla namaz kılınabilir. Şübheyi gidermek için, durumları kesinlikle bilinmeyen böyle derileri yıkamak bir ihtiyattır.
11) İstinca (büyük abdest temizliği) ve İstibra (küçük abdest temizliği) Yolu ile Temizleme
Kan, meni, sidik ve gaita gibi pisliklerin çıkmış oldukları yerleri temizlemek gerekir ki, buna “İstinca” denir. Bu temizleme, avret yerlerini yabancılara göstermeksizin su ile, yoksa küçük taşlarla yapılır. Önce taşlarla, sonra su ile yapılması daha uygundur. Fakat kemik, kireç, kömür, tezek, bez, pamuk ve kağıt gibi şeylerle istinca mekruhtur.
Su ile istincanın sağlık yönünden yararları çoktur. Bu konuda tıb kitablarında önemli bilgiler vardır.
İstinca yerini taşarak namazın sıhhatini engelleyecek kadar fazla olan pislikleri yıkamak farzdır.
Erkekler idrar yaptıktan sonra, sidik sızıntısının kesilmesini beklemeleri gerekir ki, buna “İstibra” denir. İstibra usulü her insanın bünyesine göre değişiktir. Bekleyerek, biraz yürüyerek, ayakları hareket ettirerek ve öksürerek yapılır. İdrarın kesildiğine kanaat hasıl olunca, istinca (su ile yıkama) yapılır. Çünkü idrar yaşlığın bulunması, idrarın damlaması gibi abdestin sıhhatine engeldir.
İstinca’da temizliğe fazla dikkat edip idrar ve benzeri pislik eseri bırakmamaya “İstinka” denir. İstinca’dan sonra ayağa kalkmadan temiz bir bez parçası ile veya sol el ile kurulanmalıdır. Böylece temizlik için kullanılan suyun kalıntılarını gidermeye çalışmalıdır. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: “İdrardan çok korununuz; çünkü kabrin bütün azabı ondandır.”
Bunun için idrardan son derece sakınmalı ve temizliğe dikkat etmelidir. Kadınlara “İstibra” gerekmez. Onların bir müddet beklemeleri yeterlidir. Ondan sonra istinca edip abdest alabilirler.
İstinca ile istibranın bazı edebleri vardır. Onlar da şunlardır: Helaya girerken “Allah’ım! Pislikten ve pis olmaktan sana sığınırım” diye dua edilir. Helaya sol ayakla girilir ve heladan sağ ayakla çıkılır. Helada kıbleye yönelik oturmamalı, arkayı da kıbleye çevirmemelidir. Bunları yapmak mekruhtur. Rüzgara karşı, bir özür yokken ayakta, karınca ve benzeri böceklerin yuvalarına, abdest ve gusül alınacak sulara işemek mekruhtur.
Yol üzerine, mescit civarına, mezarlığa, durgun ve akarsulara, ırmak kenarlarına, ağaç altlarına abdest bozmak da mekruhtur. İnsanların görebileceği bir yerde istibra yapılması da edebe aykırıdır.
Helada iken konuşmamalı, din ve dünya işleri düşünülmemelidir. Avret yerine ve çıkan pisliklere bakmamalıdır. İdrarın içine tükürülmemelidir. Oruçlu olmayan kimse istinca ederken ayaklarını birbirinden uzak tutmaya çalışmalı ve gevşek oturmalıdır. Temizlenme bakımından daha iyi olduğu için böyle yapmak mendubdur.