Kuyular Üzerindeki Hükümler
Su Kuyuları Hakkındaki Fıkhi Hükümler Nelerdir?
Kuyular Üzerindeki Hükümler
56- Kuyular, suları ne kadar çok olursa olsun, yüzeyleri yüz arşın (takriben altmış beş) metrekareye ulaşmadıkça yahut daima akıp giden bir su yolu üzerinde bulunmadıkça küçük sular (küçük havuzlar) hükmündedirier. Bu esasa göre, içlerine düşecek şeylerden dolayı haklarında aşağıdaki hükümler uygulanır.
57- Üzerlerinde pislik bulunmadığı bilinen insan veya eti yenen koyun ve deve benzeri hayvanların içlerine düşüp de diri olarak çıkmış oldukları kuyuların suyu pis olmaz.
Yine katırın ve merkebin, atmaca, şahin, çaylak gibi yırtıcı kuşların, köpek, kurt, kaplan benzeri canavarların içine düşüp de diri olarak çıktıkları kuyuların da suyu pis olmaz; ancak ağızlarının salyasının düştükleri suya bulaşmaması lazım. Bulaştığı takdirde su, salyanın hükmüne bağlıdır. Hayvanın salyası temiz ise, artığı gibi su da temizdir (*). Salyası pis ise, su da pis olur. Bu durum daha önce bildirilmişti.
58- Bir kuyunun içine fare, serçe veya bunlardan birinin büyüklüğünde başka bir hayvan düşüp ölse, o hayvan henüz şişmemişse, bu hayvan kuyudan çıkarıldıktan sonra yirmi kova su kuyudan çekilip dökülür. Bu miktar suyun çıkarılması vacibdir. Bu mikdar su çıkarılmadıkça kuyunun suyu temiz olmaz. Böyle bir kuyudan otuz kova çıkarılması müstahab olur.
59- Bir kuyunun içine kedi, tavuk, güvercin veya bunlardan biri büyüklüğünde başka bir hayvan düşüp ölse de, henüz şişmeden çıkarılsa, o kuyudan kırk kova su çekilir ki, bu mikdar su çıkarmak vacibdir. Elli veya altmış kova su çıkarılması müstahab olur.
60- Bir kuyunun suyuna, bir damla dahi olsa, kan, şarab, sidik gibi akıcı bir pislik karışsa, o su pis olur. Yine bir kuyunun içine domuz düşse yahut koyun, keçi ve bunlar büyüklüğünde bir hayvan düşüp öldükten sonra şişmiş olsa, yahut serçe ve fare büyüklüğünde küçük bir hayvan düşüp ölerek dağılsa veya tüyleri dökülse, o kuyunun dibinde bir kova su kalmayacak şekilde suyunun tümünü çıkarmak icab eder. Ancak kuyunun suyu çok olup devamlı olarak kaynamakta ise, iki yüz kova su çekmek yeterlidir; bu vacibdir. Üç yüz kova çıkarılması müstahabdır. Daha sağlamı, kuyunun içindeki su mikdarının kaç kova olduğu hesaplanarak o mikdar suyun çıkarılmasıdır. Bazı alimlere göre fetva, bu şekilde işlem yapmaktır.
61- Bir kedi köpekten korkarak yahut bir fare kediden veya bir koyun kurttan korkarak kaçıp da ölmeyecek şekilde kuyuya düşse, kuyunun bütün suyu pis sayılır. Çünkü bu hallerde hayvanların işemiş olmaları ihtimali kuvvetlidir. Fakat geçerli sayılan diğer bir görüşe göre, bu halde kuyu pis olmuş sayılmaz. Zaruret bakımından bu hal bağışlanmıştır.
62- Tavuktan çıkan taze bir yumurtanın ve yeni doğmuş bir kuzunun içine düştüğü su pis olmaz; ancak bunların üzerinde pislik bulunduğu bilinirse, su pis olur.
63- Tercih edilen görüşe göre, bir kuyuya devenin, koyunun, keçinin, atın, katırın, merkebin, sığırın ve mandanın tersleri düşmekle o kuyunun suyu pis olmaz. Bu terslerin yaş yahut kuru, sağlam veya kırık olması arasında fark yoktur. Çünkü bunlardan korunmak çok zordur. Hele kırlardaki kuyularda bunlardan korunmak daha güçtür. Ancak kuyuya düşen bu pislik parçaları adet itibariyle çoğumsanıyorsa yahut her su çekilen kovada en az bir ve iki parça görülürse, o zaman su temizliğini kaybetmiş olur. Bununla beraber daha güvenilir bir görüşe göre zaruret esas alınır. Şöyle ki: Evlerdeki kuyuları bu pisliklerden korumak güç olmadığı için, kuyuya düşmeleri halinde böyle kuyular pisleşir. Fakat kırlardaki kuyuları korumak güç olduğundan bu pislikler o kuyuları temizlikten çıkarmaz.
64- Kaz, tavuk, ördek gibi hayvanların tersleri suyu bozar. Onun için içine düştükleri kuyunun bütün suyunu boşaltmak gerekir. Çünkü bunların pislikleri galiz (ağır) necasettir.
65- Güvercin ve serçe gibi eti yenen kuşların tersleri, kuyularda ve kaplarda olan suları bozmaz. Eti yenmeyen kuşların tersleri de suyu bozmaz. (İmam Şafiî’ye göre bunların tersleri suyu bozar.)
66- İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf’dan bir rivayete göre, yırtıcı kuşların tersleri kuyuların suyunu bozmaz; çünkü bunlardan kuyuları korumak güçtür. Mikdarları çok olmadıkça elbiseyi pis yapmazlar. Suyun vasıflarını bozmadıkça; çok olan suları da temizlikten çıkarmazlar. Fakat kaplardaki sular bozulmuş olur; çünkü bu kabları korumak mümkündür.
67- Bir kuyuda lâşeden (ölü hayvan kalıntısından) başka bir pislik görülse, pislik görüldüğü andan itibaren o kuyunun suyu pis sayılır. Artık o sudan abdest alınmaz, başka temizlik işinde de kullanılmaz. Su kuyusunda fare veya kedi ölüsü gibi bir lâşe görüldüğü zaman, eğer düşüş zamanı biliniyorsa, o vakitten itibaren kuyunun suyu pis sayılır. Fakat lâşenin kuyuya düştüğü zaman bilinmez de, kuyudaki ölü hayvan şişmiş, dağılmış veya tüyleri dökülmüşse, o kuyu üç gün ve üç geceden itibaren pislenmiş sayılır. Eğer kuyuda bulunan ölü hayvan şişmemiş, dağılmamış veya tüyleri dökülmemiş ise, bir gün ve bir geceden itibaren ihtiyaten o kuyu pis kabul edilir. Bu esasa göre o müddetler içinde alınan abdestler ve gusüller sahih olmamış demektir. Bunlarla kılınmış olan namazların kazası lazım gelir. Aynı zamanda bu sularla yıkanmış olan pis elbiselerin tekrar yıkanmaları gerekir. Fakat o sularla pis olmayan çamaşırlar yıkanmışsa, onları tekrar yıkamak gerekmez. Bütün bunlar, “kesinlikle bilinen şey, şübhe ile gerçekliğini kaybetmez” kuralına dayanmaktadır.
Bu mesele İmamı Azam’a göredir. İmameyn’e (Ebû Yusuf ve Muhammed’e) göre eğer inceleme sonunda kuyuda bulunan ölü hayvanın ne zaman kuyuya düştüğü anlaşılamazsa, görüldüğü andan itibaren kuyunun pis olduğu kabul edilir. Ondan önce kılınan namazlar kaza edilmez ve yıkanan çamaşırlar tekrar yıkanmaz. O ölü hayvan dışardan bir rüzgarla yahut başka bir sebeble kuyuya henüz düşmüş olabilir. Meydana gelen bir olayın en yakın zamana nisbet edilmesi esastır.
68- Pislenmiş bir kuyunun içinde bulunan sular kuruyup çekildikten sonra, tekrar suyu gelmeye başlasa, kuyu temizlenmiş sayılır; çünkü bu şekilde çekilip kaybolan pislik geri gelmez.
69- Kuyuların suyunu boşaltmada kullanılacak kovalar, orta büyüklükteki kovalardır. Bazı alimlere göre, yaklaşık olarak 5 kg. (1400 dirhem) su alacak büyüklükte olmalıdır. Bu kovaların tam ağızlarına kadar dolması gerekmez. Suyu pislenen kuyudan tayin edilen mikdar su çekilince, kuyunun geri kalan suyu da, çamurları ve taşları da, kova ile kovanın ipi de, kovayı çekenin elleri de temizlenmiş olur. Çünkü bunların temizliği, kuyunun temizliğine bağlıdır. Bir kuyudan çekilmesi icab eden suyu bir günde çekmek şart değildir, ayrı günlerde çekilerek gereken mikdar tamamlanabilir.
70- Akıcı kanı bulunmayan balık, çekirge, kurbağa, sinek, küçük yılan, akreb, su köpeği ve su hınzırı gibi hayvanların suda yahut başka bir sıvı içinde ölmesi ile o su pis olmaz. Böyle bir su ile abdest alınabilir.
71- Az su hükmünde olan bir su içine, az dahi olsa pislik düşmekle o su pis olur. Fakat bir oluktan akmakta olan su, bir ölü hayvan leşine (karada yaşayan ve kanı olan bir hayvan ölüsüne) veya başka bir pisliğe dokunup geçerse hemen pis olur mu? Bu konuda duruma bakılır. Şöyle ki: Suyun tamamı veya çoğu o pisliğin üzerine uğrarsa, su pislenmiş olur. Ancak üzerine suyun uğradığı pislik tamamen dağılarak eseri görülmez bir hale gelmiş olursa,o zaman su pislenmiş olmaz, temiz sayılır.
Yine suyun az bir kısmı böyle bir pisliğe uğrasa, yine su temizliğini kaybetmiş olmaz. Ancak suyun dokunduğu pislikten suda bir iz kalmış olursa, temizlikten çıkar.
72- Pisliğin üç vasfından biri (renk, koku ve tad) kuyunun suyuna geçmeyecek şekilde, kuyu ile tuvalet arasında mesafe bulunsa, o kuyunun suyu pis sayılmaz(**). Fakat pisliğin üç vasfından biri suya geçmiş olursa, kuyu pis olur. Tuvaletle kuyu arasında bulunan mesafe uzak bile olsa, yine bu durumda kuyunun suyu pis sayılır.
(*) Bütün bu bahisde sözü geçen temizlikten din bakımından ibadetlerin yapılmasına engel olan hades ve habesin giderilmesinin kasdedildiğini, yoksa tıbbî ve fennî temizlik kasdedilmediğini önemle kaydetmek gerekir.
(**) 57. paragrafın dipnotuna bakınız. (Yukarıdaki * dipnottur.)