DİYANETİN 213 SORUYA VERDİĞİ CEVAPLAR-8
DİYANET -8 |
||||||||||||||||
176- Yaş günü kutlamak için bir takım masraflar yapmak caiz midir? 177- Gayr-ı müslimin kanını almak veya ona vermek caiz midir? 178- Gayr-ı müslimlerin camiye bağışta bulunması caiz midir? 179- Ehl-i kitabın kestiği yenir mi ve kapsülle bayıltma ile kesilen hayvanın etinin yenmesi caiz midir? Ancak, başı koparılmak, başına tokmak vurulmak, gözüne şiş saplanmak veya şoklamak suretiyle öldürülen, yahut da bu gibi işlemler sebebiyle öldükten sonra kesilen hayvanların etlerinin yenilmesi haramdır. Bunlar murdar ölmüş sayılır. Fakat, başına tabanca sıkılmak veya elektrik akımına bağlanmak, kapsülle bayıltmak gibi bir etkiden sonra böyle bir işleme tabi tutulan hayvan, henüz ölmeden usülüne uygun olarak kesilirse etinin yenilmesi caiz; öldükten sonra kesilirse haramdır. 180- Hıristiyanların kutsal günlerinde kestikleri hayvanlardan hediye edilen et yenir mi? kesim esnasında açıkça, Mesih, Meryem ve Aziz gibi bir isim anmadan usulüne uygun şekilde kanı akıtılarak kestikleri eti yenilen hayvanların etlerinin yenilmesi caizdir. Fakat kesim esnasında Allah'tan başkasını andıkları, bilinir veya duyulursa bu hayvanın etini yemek haramdır. Çünkü bu, Allah'tan başkası anılarak kesilen hayvanlardandır. 181- Gayr-i müslim ülkelerde, Müslüman kişi içki, domuz eti gibi haram olan şeyleri satabilir mi? İslamî hükümlere göre, domuz eti, sarhoşluk veren içki ve benzerleri, bir Müslümanın sahip olabileceği mütekavvim bir mal değildir. Müslüman bunları satın alamaz, imal edemez ve edinemez. Bu itibarla, bir Müslümanın, müşteriler gayr-ı müslim bile olsa, bu tür haram malların ticaretini yapması, dinen caiz değildir. 182- Eti yenmeyen bîr hayvanın sütüyle beslenen bir koyunun eti yenir mi? 183- Kadın ve erkeğin kısırlaştırılması dinen caiz midir? 184- Koca, eşinin karnındaki çocuğu düşürmeye karısını zorlayabilir mi? 185- Tüp bebek İslam'a göre caiz midir? Başka bir kadının yumurtası veya kocası dışında yabancı bir erkekten alınan sperm ile bir kadının gebeliğinin sağlanması ise, insanlık duygularını rencide etmesi ve zina unsurları taşıması sebebiyle caiz değildir. 186- Yaşlı iken Müslüman olan bir erkeğin sünnet olması gerekir mi? Çocuklar büluğ çağına gelmeden sünnet ettirilmelidirler. Maamafih daha sonra da yapılabilir, belli bir süresi yoktur. Yaşlı bir kimse İslam'a girince, yaşlılığından dolayı sünnet olması zor olursa kendi haline bırakılır. Ne tavsiye edilir ne de men edilir. 187- Estetik ameliyatı olmanın ve bazı uzuvların şeklini değiştirmenin hükmü nedir? Ancak, vücudun herhangi bir uzvunda, insanı aşağılık kompleksine iten toplum içinde küçümsenmesine ve böylece elem ve üzüntü duymasına sebep olan bir anormallik veya fazlalık bulunursa, bunun ameliyatla düzeltilmesi bir tedavi şeklidir. Bu itibarla; bu maksatla yapılan ve yaptırılan estetik ameliyat dinen de sakıncalı değildir. 188- Kadınların parfüm ve benzeri güzel kokular sürünmeleri ve makyaj yapmaları caiz midir? Ancak, bu tür şeyleri eşlerinden başkalarına hoş görünmek için yapmaları ve parfüm, kolonya ve benzeri kokular sürünerek sokağa veya mescide çıkmaları tahrimen mekruhtur. 189- Kadınların saç yaptırması ve kısaltması caiz midir? Kadınlar uzayan saçlarını erkeklere benzememek kaydıyla kestirebilirler. Bunu tesettüre riayet etmek şartıyla, kadın kuaförlere yaptırırlar. 190- Saç boyamak ve boyatmak caiz midir? Erkeğin saçını, siyah dışındaki kına rengi gibi renklerle boyaması caiz ise de siyah renge boyaması mekruh görülmüştür. Kadınlar için ise bir sınırlama yoktur. Kadın kocasının izniyle saçını istediği renge boyayabilir veya boyatabilir. 191- Kadınların yüzme dahil spor yapmaları caiz midir? Hz. Peygamber (S.A.V.) "Çocuklarınıza ok atmayı, ata binmeyi ve yüzmeyi öğretiniz" (Fethu'l-kebir, 2/231) buyurmuştur. Bu konuda kadın erkek arasında bir fark yoktur. Ancak, ister kadın, ister erkek olsun, Müslüman kişinin bütün fiil ve davranışları, İslamî temel kurallara uygun olmalıdır. Spor yüzünden ibadet ve iş hayatı aksatılmamalı, tesettür kuralları çiğnenmemelidir. Özellikle kadınlar, yalnız kadınlara mahsus olan kapalı yüzme yerleri veya özel yüzme havuzları ve spor salonlarında yüzme ve diğer spor dallarından birini yapmalıdır. 192- Sportif faaliyetler günah mıdır? 193- Bilardo oynamanın dinimize göre hükmü nedir? Menfaat sağlamak söz konusu olmasa da, sadece vakit geçirmek amacıyla oynanan tavla, kağıt ve tombala gibi oyunlar, insanın vaktini boşa harcaması ve kumara vesile olmaları itibarıyla mekruh görülmüştür. İbadeti veya çalışmayı engellemeden ve yenilen tarafın yenen tarafa bir menfaat temin etmeden oynanan bilardo ve benzeri sportif oyunların oynanmasında ise beis yoktur. 194- Erkeklerin altın yüzük ve altın takısı takınmaları caiz midir? Bu itibarla, altın ve gümüşten mamul kap kullanmak, kadın erkek, bütün Müslümanlar için haramdır. Altın kolye, altın yüzük ve altından yapılmış diğer takıları takınmak ve ipek kumaştan yapılmış elbise giymek ise, kadınlar için caiz görülmüş; erkeklere yasaklanmıştır. Gümüş yüzük haricinde demir, tunç, bakır ve benzeri madenlerden yüzük kullanmak caiz değildir. Yüzükte kaş olarak kullanılan taşlar, akik, yeşim ve benzeri taşlar olabilir. 195- Erkekler gümüş yüzük takabilir mi? 196- Kolye ve maskot taşımanın hükmü nedir? 197- Türkçe meal okumak hatim yerine geçer mi? 198- Hz. Peygamberimiz Hz. İbrahim soyun-dan mıdır? 199- Hz. Peygamber'in nübüvvet mührü hakkında bilgi verir misiniz? Allah'ın ilk peygamberi Hazreti Adem'dir. Son ve en büyük peygamberi de bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)'dir. Bu yüzden peygamberimize, peygamberliğin mührü ve peygamberlerin sonuncusu anlamında "Hatemü'l-Enbiya" denilmiştir. Ahzap suresi 40. ayetinde şöyle buyrulmaktadır: "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat 0, Allah'ın Resulü ve peygamberlerin (mührü) sonuncusudur." Peygamber (S.A.V.) çevresindeki devletlerle olan ilişkilerde kullanmak üzere bir mühür kazdırmış, üzerine; "Muhammed Rasulüllah" yazdırmıştı. Başkalarının aynı yazı ile mühür edinmelerini de yasaklamıştı. 200- Hz. Halid b. Velid'in Peygamber Efendimiz'in kesilen saçlarını uğur için taşıdığı ne derece doğrudur? Halid b. Velid'in bu sözleri bir çok siyer ve tabakat kitabında yer almıştır. Yine siyer'e dair eserlerde, Hz. Peygamber (S.A.V.) tıraş olduktan sonra mübarek saçlarını dağıtan Ebu Talha'ya, Halid İbn Velid'in kendisine de ayırması için ricada bulunduğu, Ebu Talha da bu ricayı kırmayarak Peygamberimizin alnının üstünden kesilen saçlarından kendisine verdiği nakledilmektedir. Bu ve benzeri olaylardan ve rivayetlerden anlaşılmaktadır ki, Rasülüllah (S.A.V.)'in mübarek saçları ile teberrük caizdir. Teberrük kasdı ile bunlar saklanabilir ve başkalarına hediye olarak da verilebilir. 201- İctihad ne demektir? İctihad kapısı kapanmış mıdır? İctihad edebilmek için, ahkam ayet ve hadislerinin sözlük ve dinî terim olarak manalarını, hangi hükümlerle icma olduğunu bilmek, kıyasın da şartlarını, illetlerini, hükümleriyle kısımlarını, makbülünü, merdudunu bilip bu hususlarda bir ilmî meleke sahibi olmak gerekir. Böyle bir yeteneğe sahip olan zata müctehid denir. İctihad bir zamana bağlı değildir. Yukarıda belirtilen şartları haiz olan her alim, ictihad yapabilir. 202- Her yüzyılın başında dinî hükümleri açıklayarak, Bu hadis-i şerifi Ebu Davud, Hakim, Beyhakî ve Taberanî rivayet etmişlerdir. (Mişkatü'l-mesabih, 1/82, Hadis No: 247; keşfü'1-Hafa, Hadis No: 740). Ancak, Buharî, Müslim gibi alimler bu hadisi sahih görmemişlerdir. 203- Bazı tarikat mensuplarının şeyhlerinin resimlerini taşımaları ve öpmeleri nasıldır? Fakat tazim ve yüceltmek veya ondan yardım dilemek, medet ummak niyeti olmaksızın sadece bir hatıra olarak bir kimsenin resim ve fotoğrafını bulundurmakta bir sakınca yoktur. 204- Ayetleri yorumlamak ne demektir? Kur'an-ı Kerim'de bir muhkem bir de müteşabih ayetler vardır. Muhkem, yorumunda tereddüde yol açmayacak kadar manası açık olan ayetlerdir. Müteşabih de manası tam olarak anlaşıldığı söylenemeyen, tam manaları zaman içinde ilmin gelişmesiyle daha iyi anlaşılabilen ayetlerdir. Bu güne kadar gelmiş geçmiş tüm müfessirler bu gibi ayetleri tefsir ettikten sonra; "biz ilmî gücümüzle bu yorumu yaptık. Allah kendi muradını daha iyi bilir" derler. Bir çok yorumcunun yorumu -zamanla ilmî keşif ve bilginlerin artmasıyla- eskir ve ayetlerin yeniden yorumlanması gerekebilir. Bu da Kur'an-ı Kerim'in her dem yeni ve taze olduğunu gösterir. 205- "İslam cemaatına tabi olmadan ölen, cahiliyyet ölümüyle ölür" sözü ne derece doğrudur? "Bir kimse devlet başkanından hoşlanmadığı bir şey görürse sabretsin. Zira her kim cemaatten bir karış ayntır da ölürse, bu bir cahiiiyyet ölümüdür." (Kamil Miras, Tecrid-i Sarih Tercemesi, 12/292, No: 2112; Müslim, Sahih 3/1477, No: 1849, imare, 55, 56 Trc. Ahmed Davudoğlu 9/19-21) Bu manada Abdullah İbn-i Ömer'den, Ebu Hüreyre'den ve daha bir çok sahabeden rivayet edilen sahih hadisler vardır. Bu hadisler, toplum dan ayrılmamanın ve fasık ve zalim bile olsalar, masiyeti emretmemek şartıyla amirlere itaatın gerektiğini ifade etmektedir. "Cahiliyyet ölümü", "dinsiz" ölmek demek değildir. Cahiliyyet devri insanları, otorite tanımaz, kimseye itaat etmez başıboş kimselerdi. Amirine itaat etmeyip toplumdan ayrılan bir Müslüman da onlara benzeyeceği için asî olmuş o!ur, demektir. 206- Vatan mı önemli din mi? Vatanı kabul etmeyenlere ne demeli? Sünen, 3/22 No: 2504, Cihad, 18; Sünen 6/7, Cihad, 3) 207- "Vatan sevgisi imandandır" sözü hadis-i şerif midir? 208- Askere gitmek istemeyenin durumu nedir? 209- Avrupa'da emekli olan memleketine dönmek zorunda mıdır? Ancak, dünyadan payinı almış olan bir Müslüman kendinin ve yakınlarının din ve ahlak bakımından bozulacağı, millî benliğini, vatan sevgisini kaybedeceği ileri de çocuklarının veya torunlarının asimile olup dinî ve millî değerlerine karşı yabancılaşma, kültürünü ve kimliğini unutma tehlikesi söz konusu olacaksa, bir an önce vatanına dönmesi, kendini ve sorumlu olduğu neslini bu tehlikeden koruması gerekir. Zira her Müslüman’ın hem nefsini hem de ehlini cehennem ateşinden koruması Allah'ın emridir. 210- İslam dininde muska yapmak, taşımak, okuyup üflemek var mıdır? Hz. Peygamber (S.A.V.); hastalanınca tedavi olalım mı diye kendisine soranlara: "Tedavi olunuz; çünkü Allah her hastalık için bir de ilaç ve tedavi yaratmıştır; bundan bir dert müstesnadır ki o da ihtiyarlıktır" buyurmuştur. Peygamber (S.A.V.) hastalıkların tedavisini emretmiş, hastalandığı zaman kendisi de günün şart ve imkanları ölçüsünde, ilaçlar kullanmış ve tedavi görmüştür. Ayrıca, Cenab-ı Hak'tan şifa isteyerek dua etmiş; şifa talebi ile bazı sure ve ayet-i kerimeleri de okumuştur, Böyle yapan kişilerin yaptıklarını da reddetmemiştir. Ancak, okunan dualar anlaşılır ve şifa dileyen ifadeler olmalı; ayet ve dualar tahrif edilmemelidir. Ayet ve duaların yazılıp, muska olarak taşınmasına gelince: Hz. Peygamber, uykuda korkanların okumalarını tavsiye buyurduğu bir duayı, ashaptan Abdullah b. Amr'ın aklı eren çocuklara öğrettiği, henüz aklı erecek yaşa gelmemiş olan çocukların da yazıp boyunlarına astığına dair rivayete dayanarak, bazı bilginler bunun caiz olduğunu söylemişlerdir. Ancak, İbn-i Abbas, ibn Mes'ud ile Hanefiler ve bazı Şafiîler de nazarlık vb. taşımasını yasaklayan rivayetlere bakarak ayet ve duaların yazılıp taşınmasının caiz olmadığı görüşünü benimsemişlerdir. Muskacılığın bir meslek haline gelmemesi, dinin ve dini duyguların basit çıkarlara alet edil-memesi bakımından ayet ve duaların muska olarak yazılmaması, şüphesiz daha uygundur. Çocuklara ve okuma bilmeyenlere bilenler, bir menfaat beklemeden okuyabilirler. Tıbbi tedavi yanında telkin ve dua ile tedavi usulü, asırlar sonra, müspet ilmin de dikkatini çekmiştir. 211- Ebced Hesabı var mıdır? Mahiyeti nedir? Hemen her alfabedeki harflerin çok eskiden beri rakam olarak birer karşılığının bulunduğu bir başka deyişle harflerin rakam yerine kullanıldığı bilinmektedir. Arap alfabesinin ebced tertibine dayanan rakam ve hesap sistemi, Müslüman milletler arasında da kullanılmaktadır. Edebiyatta olaylara, doğum ve ölümlere, zafer ve savaşlara tarih düşürmede ustaca kullanılmıştır. 212- Cifir hesabı var mıdır? Mahiyeti nedir? Rivayete göre Ca'fer es-Sadık Hz. Peygamber'in soyundan gelenlerin geçmiş ve gelecekle ilgili muhtaç bulundukları bütün gizli bilgileri bir kuzu ve oğlak (cefr) derisinin üzerine yazmış ve muhtemelen bu yüzden bu bilgilere cefr denmiştir. Daha çok Şia tarafından, geleceğe ait haberler ihtiva ettiği öne sürülür. Bunlar ne dinî ne de ilmî gerçeklere dayanmaz. Kur'an'a göre gayb bilgisi uluhiyyet vasıflarındandır. Allah bazı Peygamberlerini dilediği bilgilere muttali kılar.Kur'an'a göre gayba ait haberlerin yegane kaynağı vahiydir. Şia'nın, Hz. Peygamber'in kendisine gelen vahiylerin bir kısmını yalnız Hz. Ali'ye bildirdiğini iddia etmeleri, Rasulüllah'ın nazil olan vahiylerin tamamını bütün ümmete tebliğ ettiğini ifade eden Kur'an ayetieriyle çelişmektedir. (Maide 67; Hud 12; Kehf: 27) Ayrıca bu iddialar, Hz. Aişe, Hz. Ali ve İbn Abbas gibi saha-bilerden nakledilen rivayetlere de aykırıdır.(Buhari, llim, 39, Cihad, 71; Müslim, Edahi, 8; Müsned, 1,108). Cefr'e dair telakkiler, Batıni-İsmaili çevreler ve eski dini-felsefi kültürleri nakleden kaynaklar yoluy-la İslam dünyasına girmiş, şiilerin çoğunluğu ile bazı sünni alimler de bundan etkilenerek Cefrin, herkes tarafından merak edilen, geleceğin bilgisini içerdiğini zannetmişlerdir. Ancak, vahiy sona erip tamamlandığına göre cefr ile geleceğe ilişkin kesin bilgiler ortaya koyma düşüncesi, iddiadan öte bir şey değildir. Ayrıca, cefr işlemlerinde kullanılan metinler ilmi kurallara dayanmaktan uzak ve bilmece niteliğindedir. Gazzali de "harflerin belli anlamlar ve sayısal değerler ifade ettiği konusunda hiçbir tutarlı ve ilmi delil yoktur" (Fedailü'l-Batıniyye, s. 66-71) demektedir. 213- Yehovacılık nedir? Yehova kimdir? Gayeleri nedir? Yehova Şahitleri adlı örgütün kurucusu bir papaz olan Charles Taze Russel (1852-1916)'dir. Yehova şahitleri ile ilgili kitaplarda "Bin yıllık kral-lığın peygamberi" olarak kabul edilir. Önceleri Protestan Presbiteryan kilisesine bağlı iken, sonra Protestan Congregasionalist kilisesine geçip oraya üye oldu. Kendisi ilkokul mezunudur. Bu kiliseden de ayrılarak Hıristiyanlığı tekrar incelemeğe başladı. Çevresine kendisinin bir çoban olduğunu söyledi. Russel, satışa çıkardığı bir buğdayın az miktarının bile çok fazla ürün vereceğini, bu buğdayın mucizeli olduğunu ilan etti. Buğdayın içindeki büyük mucizeye inananlar bir avuç buğdayı 60 Dolara alarak ektiler. Fakat doğru dürüst bir mahsul alınmayınca dolandırıldıklarını anlayanlar mahkemeye verdiler. Mahkeme huzurunda bu buğdayın diğer buğdaylardan farkı olmadığını itiraf etti ve mahkum oldu. Bu örgüt bir zamanlar Russelizm veya ciddi İncil araştırmaları adıyia anılmış ve reformcu Luthercilik olarak görülmüştür. Hedefleri tanrının denetiminde İsa'nın krallığında bir dünyla krallığı, tek tip toplum tek dernek düzeni kurmaktır. Örgüt 1884 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından tanınmıştır. Yehova: Yehova kelimesinin aslı "Yahve"dir. Galat olarak Yehova şeklinde kullanılmaktadır. Yahve İsraillilerin milli ilahlarının adıdır. Örgüt önceleri "Russel" tarikatı adıyla çalışmasını sürdürüyordu. 26.7.1931 tarihinde tanrının şahitleri anlamında olan "Yehova şahitleri" adıyla kendilerini göstermeyle başlamışlardır. Örgüt literatüründe adları bazen "Hıristiyan Yehova Şahitleri", "Hıristiyan şahitler" olarak da geçmektedir. Yehovacıların kutsal kitabı Hıristiyanların kutsal kitabı olan İncil’dir. 1950 yılındaki yeni çevirmede kitabın metnine 200'den fazla Yehova adını katmışlardır. Hıristiyanlığın kutsal kitabı 66 kitaptan ibarettir. Bunların 39'u Yahudilerin de kutsal kitabıdır. İsa'nın dünya krallığının başladığını ileri sürerek devletlerin ve hükümetlerin sonunun yaklaştığını, tarihler vererek ortaya atmışlardır. Bu tarihler, 1914, 1918, 1925 ve 1975'tir. Fakat iddialarının hiçbiri gerçekleşmemiştir. Yehovacılar 66 kutsal kitaba kattıkları yeni yorumlarla ayrı bir akım,ayrı bir Hıristiyanlık mezhebi şeklinde görünürler. Bazı Hıristiyan mezhepleri İsa'yı ilahlaştırır ve malum üçleme içinde sayar. Yehovacılar için tek ilah Yehova olmakla birlikte, onun yanında ilaha eşit olmayan fakat aynı zaman-da onun oğlu olan insan üstü bir varlık vardır. O da İsa'dır. İsa Yehova’nın sağında yer almıştır ve onun oğludur. Bu şekilde bile İsa’yı ilah olmaktan çıkarmaları ve ruhu kabul etmemeleri katolik, ortodoks ve bazı protestanları kızdırmıştır. Hıristiyanlıkta insanların doğuştan suçlu olduğuna inanılır. İnsan bu suçundan kendisi değil, ancak İsa'nın yardımıyla kurtulur. Yehovacılarda bu ilkeyi benimserler. İslam dininde ise insan doğuşta günahsızdır. Herkes kendi işlediğinden sorumludur. Hiç kimse başkasının günahını yüklenmez. (Fatır: 18) Müslümanlara inançlarını aşılamak için Hıristiyan yönlerini gizlerler. Kiliseye gidildiğini söylerler ve çok zaman Yehova yerine Müslümanlara mü'nis gelmesi için "Allah" ve diğer İs!amî terimleri kullanırlar. Yehovacıların kendilerinde ibadet yok demeleri doğru değildir; kendilerine göre dua, Hıristiyan kutsal kitabından parçalar okumaktan ibarettir. Ayrıca vaftiz ve şükran yemeği de vardır. Yehova şahitleri ahirete inanmaz. Cennetin dünyada olacağına, İsa'nın oradaki krallığına inanırlar. Ruhun ölmezliğine inanmazlar. Üçleme inancını yorumlamaları bazı Hıristiyan mezheplerden farklı olmakla birlikte onu reddetmezler. Kutsal ruh'a inanırlar ve onu cismani değil ruhani olarak telakki ederler. İsa'nın doğum günü (Büyük paskalya yortusu)'nda özel yemek yemezler. Dünya onlara göre bakidir. Devlet yerine "Yeni Dünya Derneği"ni kabul ederler. Kendilerini bir millete ve vatana bağlı hissetmek şöyle dursun, bu düşüncelere tamamen karşıdırlar. Bazı Hıristiyanlıktan gelen önemli inançları benimser görün düklerinden kendilerini asil Hıristiyan olarak gösterirler. Bu yönleriyle bir Hıristiyan mezhebi gibi görünseler de, diğer yönleriyle milletlerin ve devletlerin varlığını, mevcut iktisadî, ictimaî, millî, siyasî, rejimî, hukukî düzeni ve hudutları reddet-tiklerinden diğer mezheplerden farklılıklar gösterirler. Bayrağa karşı çıkarlar. Bayrak sevgisini tapınma olarak algılarlar. Milliyet ve vatan sevgisini reddederler. Vatan bütünlüğü, vatan savunması ve istiklal mücadelesine ve askerlik yapmağa karşıdırlar. Görüldüğü üzere Yehova şahitleri sadece bir vicdanî inanca sahip kişiler olmayıp aktif, faal bir örgütün elemanı ve eylemcileridirler. Örgütteki rütbeleri, direktörlük, bölge yöneticisi, şube yöneticisi, eyalet yöneticisi, çevre yöneticisi ve toplantı hizmetçisi veya yöneticisi şeklinde sıralanır. Bu teşkilat iç içe kurulmuştur. Kaç memlekette faaliyet halinde ise her memlekette 7 kişiden oluşan bir komite kurarlar. Baş büroları New York'tadır. Burası karargahtır. Diğer memleketlerde de şube, bölüm büroları, hatta ayrı basım ve dağıtım evleri kurulmuştur. |