1. HZ. ALİ (R.A) VE HURMA AĞACI
HZ. ALİ VE HURMA AĞACI
Adam kızgınlıkla kapıyı vurdu, sokağa çıktı. Çocukların ağlaması kalbini sızlatıyordu. Hala ev sahibinin sesi tırmalıyordu kulaklarını. Git, istediğini yap, ama ben, senin çocuklarının benim hurma ağaçlarımın meyvesini yemelerine asla razı değilim." Diye bağırıyordu ev sahibi.
Adam evli ve fakirdi. Ne çocuklarının meyvasını yiyebilecek hurma ağaçları vardı, ne de bir şeyler alabilecek tek kuruşu...
Çok sıcak ve yıkıcı bir ikindi üzeriydi. Birileriyle dertleşmek istiyordu. Medine sokakları bomboştu. Herkes evine dinlenmeye çekilmişti. Kendini Nebi camiinin (Mescid-i Nebi’nin) önündeki bir hurma ağacının gölgesine attı. Caminin önünden akan nehrin sesi huzur vericiydi. Başını hurma ağacına dayadı. Ardından abdest aldı ve camiye girdi. Bir köşede iki rekat namaz kıldı. İstemeden gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Birden gözü hz. Peygamber efendimiz'in -sav- minberinin kenarında namaz kılan birine ilişti. O adamı tanıyor gibiydi... İlerledi... Evet, Hz. Resulullah'ın -sav- damadı Hz. Ali -as-, idi. Büyük bir sevinçle beklemeye koyuldu.
Hz. Ali -as- secdeden başını kaldırdı. Namazını bitirdikten sonra kenarında oturan adama baktı. Gözleri adamın üzgün bakışlarıyla düğümlendi. Onun kendisine bir şeyler söylemek istediğini hissetti. Hz. Ali (r.a) sakin bir sesle, bir sorun mu var? diye sordu. İçindeki hüznü gizleyemeyen adam:
-“Ya Ali” dedi. “Ben yoksulum, evim barkım yok, ailemle birlikte bir yahudinin evinde yaşıyorum. Evin bahçesinde de çok tatlı hurmaları olan ağaçlar var. Şimdi hurmalar olgunlaşmış, ve rüzgar olgunlaşan hurmaları yere düşürüyor ve benim çocuklarım bu hurmaları yiyor. Ancak Yahudi Yakup hergün çocuklarımı azarlıyor ve razı olmadığını söylüyor. Şimdi ben ne yapacağını bilmiyorum” dedi.
Hz. Ali (r.a) bu yoksul adamın haline çok üzüldü. “Evin nerede? Kalk da oraya gidelim” dedi. Adam derin bir nefes aldı ve hazretle birlikte yola koyuldu. Eve vardıklarında adam öne geçip kapıyı çaldı. Ev sahibi kızgınlıkla kapılı açtı ve kiracısını görür görmez somurttu. Ancak Hz. Ali'nin (r.a) sıcak ve sevgi dolu sesi onu sakinleştirdi. “Selam sana ey ev sahibi!"
Ev sahibi Hz. Resulullah'ın -sav- damadının sesini duyunca hayretle sordu:
-“Ey Muhammed'in amca oğlu, neden buraya geldin?”
Ve hazretin karşılığını beklemeden bahçeye girdiler. Hazret hurma ağacına doğru gitti. Ağaç meyvelerle doluydu. Gülümsedi ve şöyle buyurdu: Ey muhterem adam, bu adam senin evinde yaşıyor ve çocukları bu ağaçtan düşen hurmaları yiyor, razı ol ve onlara helal et... Ev sahibi anlamlı bir tebessümle: Eğer razı olur ve helal edersem bu çocuklar yarına bir tane hurmayı bile sağ bırakmaz. Bu hurmaların her biri bir dirhem değerindedir, dedi.
Hz. Ali (r.a) yoksul adamın çocuklarına şöyle bir baktı... Her ne kadar ısrar ettiyse de ev sahibi Yahudi razı olmadı. Bu sırada hazret beklenmedik bir öneride bulundu: Evini benim hurma bahçemle değiştir... Ev sahibi hayretle hazretin kararlı yüzüne baktı. Kendi kendine iyi bir öneri diye düşündü ve hazret pişman olmadan bir kârlı işi bitirmeye karar verdi ve hırsla "Madem siz öyle istiyorsunuz, benim itirazım yok, değiştim gitti!" dedi.
İmam Ali (r.a) gülümsedi ve huzurla şöyle dedi:
-“Ben yüce Allah'ı ve bu adamı, hurma bahçemi bu eve karşılık sattığıma şahit tutuyorum.”
Ardından imam kendisini göz yaşları içinde saran çocuklar ve yoksul adama dönüp şöyle buyurdu.
-“Bu ev artık senin, yüce Allah sana bereket versin ve sana helal olsun.”
Adamın gözlerinde sevinç ışıltıları belirdi. Titreyen bir sesle:
-“Ya Ali, sen o hurma ağaçlı bahçenin imarı için aylarca çalıştın. Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum” dedi...
Hz. Ali (r.a) çocuklardan yere düşen hurmaları toplamalarını istedi. Özgür kuşlar gibi sevinçle hurma ağacına koşan çocukları görünce gönül rahatlığı içinde evi terk etti.
Bu olayı hz. Peygamber efendimiz (r.a) de duydu. Sevgili Peygamber efendimiz -sav- hz. Ali'yi (r.a) takdir edip, bu doğru ve takdire şayan hareketi onaylamak için Leyl suresinin 5, 6, ve 7. ayetlerini kıraatle şöyle buyurdu:
Bu olayı hz. Peygamber efendimiz (r.a) de duydu. Sevgili Peygamber efendimiz -sav- hz. Ali'yi (r.a) takdir edip, bu doğru ve takdire şayan hareketi onaylamak için Leyl suresinin 5, 6, ve 7. ayetlerini kıraatle şöyle buyurdu:
“Fakat kim ihsan ederek verir ve korkup-sakınırsa ve en güzel olanı doğrularsa, biz de onu kolay olan için başarılı kılacağız.”
Hz. Resulullah -sav- sadece bu konuda değil, her yerde Müslümanları ihsan ve infaka bulunmaya davet etmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Yoksullar ve fukara ile yakınlık eden ve onları kendi mal varlığından yararlandıran ve halka karşı insaflı davranan herkes gerçek mümindir.”